Blog Arşivleri

Acayiplerin Gücü Adına


seth
Seth Godin’in yeni kitabından bahsetmek istiyorum; Hepimiz Acayibiz. Kapağındaki resim kitabın güzel bir özeti olabilir aslen, sandviç ekmeği içine kabukları ile tıkıştırılmış iki adet muz, üstüne de ketçap, afiyet olsun. Eminim bunu da severek yiyen birileri vardır dünyanın bir köşesinde.Godin’in 95 sayfada özetlediği şey, “normalin” artık öldüğü, yeni normalin “acayiplik” olduğu ve yeterince yakından bakarsak aslında hepimizin pek acayip olduğu.

Kapitalizmin keşfinden günümüze kadar hep kitleler, normaller, çan eğrilerinin ortasındakiler yüceltildi. Ne de olsa kalabalık demek, daha fazla satış, daha fazla kar demekti. Yıllarca çok incelikli iş planlarına ihtiyaç duymadık, ortalama insan için ortalama bir ürün ya da hizmet tasarladık, televizyona ortalama bir reklamla parayı gömdük, sonra da oturup yağmur gibi gelecek karı bekledik, geldi de… Şimdi ise artık bu genelgeçer kuralların işe yaramadığı çok enteresan bir çağa girdik. Çoğumuzun istediğimiz kadar tuhaf olmaya vakti, nakti ve teknolojik imkanı var. Godin, çok güzel bir zenginlik tanımı yapmış kitapta; “seçme hakkımızın olması.” İstediğimiz ürünü seçmek, istediğimiz topluluğa dahil olmak, istediğimiz hobiye takıntılı bir şekilde bağlanmak, istediğimiz kadar Acayip Olmak Hakkı bu.

Ne kadar niş ya da tuhaf meraklarımız, hobilerimiz olursa olsun bize benzer insanlarla sosyal cemaatler oluşturmamız mümkün. Fiziksel olarak aynı yerde bulunma zorunluluğumuzu ortadan kaldıran Internetten beri, saniyeler içinde dünyanın herhangi bir yerinde bize benzer insanlarla iletişime geçebiliyor, ortak bir aidiyet duygusu yaşayabiliyoruz.
Kitlenin eridiğini ve artık acayiplere hizmet etmeleri gerektiğini farkeden akıllı pazarlamacılar, yeni oyunun kurallarını benimsemiş görünüyor. Kendi tasarımımız t-shirtleri üreten firma da, USB çıkışlı modifiye daktilo üreten şirket de bunun gayet net farkında.

“Artan yaratıcılık, pazarlama verimliliği ve sosyal cemaatlerin desteklenmesi sonucunda ortaya tek bir sonuç çıkıyor: Daha da acayipleşiyoruz. Kitle soluyor. Bu hızla giden trene karşı duran tek şey seri üretimi destekleyerek aynılaşmayı savunan fabrika zihniyeti ve mutlak itaate yönelik kültürel önyargılar”

Seth, olayı pazarlama ile sınırlı tutmuş ama kısaca insanların doğumundan itibaren nasıl normal içinde kalmaya yönlendirildiğine de değinmiş. Çünkü normal kolaydır, güvenilirdir, pek eğlencesi olmasa da riski de yoktur. Sadece ürünlerde ve pazarlamada değil sosyal hayatımızda son 50 yılda yaşadığımız değişime bakın, artık gittikçe daha fazla insan acayipliğini haykırabiliyor, yani en azından gelişmiş ülkelerde durum bu. Ülkemde ise çok enteresan bir resimle karşı karşıyayız, yeni tablo nasıl şekillenecek emin değilim. Bir yandan değişim savunuluyor, eski halıların hepsi temizlenmek üzere kaldırılıyor ancak bu samimi bir değişim mi, yoksa yeni halılarla yine bir şeylerin üstünü örtmek için yapılan geçici bir temizlik mi, bilmiyorum. Toplumumuzda yönetimi kim elinde tutuyorsa kafasındaki “normale” göre herkesi şekillendirmek istiyor ki fabrikasyon işlere imza atsın, daha kolay iş görsün, kitleden oy alsın ve çoğunluğu elinde tutsun. Bu elbette milliyetten az çok bağımsız bir politikacı özelliği ancak ne yazık ki Türkiye’de bunu daha fazla hissediyorsunuz. Özgürlüğü savunan insanların, bunu sadece kendi benzerlerinin özgürlüğü adına yaptığını ve diğer “acayiplerin” böyle bir hakkı olmadığına inandıklarını görmek çok üzücü. Özgürlüğü savunanların bir şeyleri kısıtladığı, her daim saygı bekleyenlerin sürekli saygısızlık yaptığı topraklar burası.

Godin’e göre ise “acayipleşme” önüne geçilemeyecek bir yönelim, direnmek imkansız. Öyle olduğunu kabul etsek bile “icat çıkarma”, “başına iş açma”, “ağır ol molla desinler” kültüründe işler biraz daha aheste gelişecek gibi. Ortalama Türkiye vatandaşı kimdir? 1.70 boylarında, topluca biridir, üniversiteye gitmemiştir, kitap okumaz, bol bol TV seyreder, Sünni Müslümandır, milli ve manevi değerlerine (bunlar tam olarak neyi kapsıyor Allah bilir) düşkündür, biraz fevridir, hemen her şey hakkında kolay kolay sarsılmayan fikirleri vardır, kendi gibi olmayana da şüphe ile yaklaşır. Kitabı okurken acı bir gerçek kafama dank etti. Acayibin kutsandığı kültür mü? Biz daha henüz bu ortalama insanı bile kabullenememiş, kutsayamamışken acayipleri kucaklamaktan, onlara hizmet etmekten bayağı uzak görünüyoruz. Hatta gücü elinde bulunduranların herkes bu kalıba sığıverse çok mutlu olacaklar gibi bir halleri var ve bunun adına da “Türk usulü demokratikleşme” diyoruz.

Neyse bunlar derin konular, biz pazarlamada kalalım ve ketçaplı muz severlerin nasıl olup da dünyayı tost severlerin elinden alıverdiğini merak ediyorsak Seth Godin okuyalım…